bu öz güven meselesi ortaya çıkmadan önce aslında çok daha değişik şeyler oldu bende.
ben şurada olsam daha iyi olurum dediğim bir yere sahip değilim pek, bir yere ait değilim yani, pek ait olayım da istemiyorum sanıyorum. 23Mayıs gecesi Antalya'ya gittim yine içimde sıkıntılarla. yol verin bana gideyim tipinde bir insanım çünkü ben, gidince rahatladığımı sanıyorum. arkada bıraktığım kimseyi de gözüm görmüyor, aklım kalıyor kalmasına ama döneceğimi ben biliyorum, onlar bilmiyor diye hep sorun oluyor gitmeler de. neyse gittim ben yine antalya'ya. değişik oldu. annemle ve çalıştığı yerdeki insanlarla vakit geçirdim, bayram bey'in hayat hikayesini dinledim. ertesi gün de Alanya'ya gittik, ailecek buzları çözüyoruz. sonra dönüşte fark ettim ki ben ufak ufak hep bir yerlere gidiyorum, Özgür'den uzak kalıyorum, çok da özlemişim, değer mi dedim, gevher git git nereye kadar, hiçbir yere varamıyorsun bu gitmelerle, kal artık. sonra yaşasın yollar diyen, yolları kutsayan ben durulmaya karar verdim, evde patlıcan yemeği, tarhana yapan bir tip oldum. muhtemelen bu da ben değilim. ben'i bulmak zor aslında, bulduğun ben'lerden birinde kalmak gerek. sonra döndüğüm sabah pınarla konuştuk, yüzleştik aslında. ama yine bir yere varamadık. ben çok üzüldüm aslında bir şey yapamıyorum/yapmıyorum diye. olmuyor işte, ya elinden bir şey gelmiyor ya da içinden. hep olanlarla yapabileceklerin arasında sıkışmışsın . doğruyu da biliyorsun bazen yapman gerekeni de çok iyi bildiğini sanıyorsun. ne o doğruyu yapıyorsun ne de....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder