bi alanda uzmanlaşmaya çalışmak önüne konan yemeği yemek gibi
merveden yola çıkalım. merve ege psikoloji istiyordu ama ankara maliyede okuyor. önüne konan her neyse onu öğrenmek için çabalıyor ve öğreniyor, önüne psikoloji konulsaydı da değişen bir şey olmayacaktı ve öğrenecekti. bir bebek yetiştirir gibi aslında, çocuğa nasıl davranırsanız ona göre şekillenecek ve o hislerle bir hayat çizecek. biz de aldığımız akademik eğitimde önümüze sunulanlarla bir hayat çiziyoruz. merve önüne psikoloji sunulsaydı belki daha mutlu öğrenecekti ama şimdi muhtemelen daha mutsuz öğrendiği şeylerle yön veriyor bilgilerine. yemeği yerken, tarifini istemek var. onu istemediğini düşünürken önüne geleni seven de var, sevdiği yemeği beğenmeyen de. önünüze gelenin ne olduğunu bilmeyip tadına bakarsanız midenizi bozma ihtimaliniz de var. hayat hep varyasyonlardan ibaret zaten.
önüme gelen bir istatistik var. yine kaldım amk. küfür ettiriyorlar beni. 20 hazirana gelmişiz antalya sıcağında ders mi çalışılır. ben sıcak diye not yükseltme sınavlarına girmemişim hayatımda beni bu sıcakta ders çalışmaya itiyolar. hem önümüze gelen yemeği beğenmeyince yememem lazım benim, kusuyorum yoksa fena oluyor.
bir dersten kalmak bu kadar dramatize edilmez ki arkadaş.
pınarın hep dediği bir şey geliyor bu durumlarda aklıma... ilk üniversite okuyan sen değilsin ilk sevgilisinden ayrılan ilk ailesinden uzak kalan da şeklinde bir yüzleştirme çabaları. ben ilk değilim ama pınarın da bunu ilk söyleyişi değil. şimdiye kadar bi 8 kere falan duydum. bunu hatırlamamın sebebi ilk defa dersten kalan ben değilim :D acaba mal mıyım ben ya, niye basmıyor kafam şu salak şeylere
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder