mutlu olsam da mutsuz olsam da olmam gereken halde değilmişim gibi hissederim. mutlu olduğumu düşündürtecek zamanlarda, ya diyorum BEN KAYBETTİM. AŞIK OLDUĞUM BİR İNSANI KAYBETTİM. ONUN BENİ KAYBETMESİNE MÜSAADE ETTİM. onun yası hala sürüyor.. mutlu olmaya hakkın yok! mutsuz olunca da DEĞMEZ, diyorum. BU GÜNLER GERİ GELMEYECEK ve EMİN OL BU GÜNLERİ BÖYLE HATIRLAMAK İSTEMEZSİN. çünkü aslında hatırlamak isteğiyle yanıp tutuştuğum güzel olması gereken günler boğazımda düğümleniyor. asla kabullenmeyi kabul etmeyen o insan sana kendini hatırlatacak öyle çok şey bırakmış ki, istemediklerini hatırlamak sana geçmişin saplantılarından sapmayı çok görmüş. göremedikleriyle sadece SUÇlamış. suç, yaşamınızda karşınıza çıkanlarda. suç, karşınıza çıkan her türlü verdiğiniz tepkinin ta kendisi. derinliği tartışılabilir hep tepki sizi yüzeysel olmakla suçlar. aslında kendi olamadığından kendini korumak için yapılan tüm suçlamalar gerçekten fark edildiğinde MERHABA dedirtir yeni hayata. yeni alışkanlıklara ve başka seçimlere.
yeniden olabilirsiniz. aşık, mutlu, acı dolu günler içinde olabilirsiniz. olmak istediğiniz yerde olun. sizin istediğiniz yerde sizi istemiyorlarsa isteklerinize yön verin. istediğiniz yerde sizi isteyip bunu size söyleyemiyorlarsa zaten haberiniz olmadığından, boş verin. bunların hepsi birkaç çeşit mezenin hayatıma kattıklarından sonra oluştu. çünkü o masada benim hep bir yerim vardır, ama sen genç adam, adam sandığım, benim mutlaka dahil olabileceğim ama aynısını kurmak için kırk fırın ekmek tüketmem gereken o masada, ne kurucu ne de eşlikçi sıfatıyla yer edinemezsin. bu aslında fark.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder