2012de de dönüp dolaşıp aynı yere gelen zalım dünya..
oysa bu yıla ne büyük umutlarla girmiştim. antalya'dan dönerken zar zor bilet bulmanın mutluluğunu tatlı telaşını hatırlıyorum
şimdi ne heyecan ne de tad var izmirde. anlamıyorlar anlamayacaklar. hele sen!
31 Aralık 2012 Pazartesi
30 Aralık 2012 Pazar
20 Aralık 2012 Perşembe
bir11!!1212
21 aralık, maya takviminin son günü. çok zeki bir kavim olduğu bilindiğinden bugün kıyamet kopacağına inanıyor insanlar. yıllar sonra gülerek anacakmışız gibi komik, saçma bir ruh halinde insanlar. işin komik tarafıyla ilgileniyoruz tabi ki. kıyamet gelse de kopsak diyor kimi, yeter artık yaşamaya doyduk diyenini de duydum, ya dur daha sevişmeden nereye ölüyoruz diyeni de. doyduk diyenin de seviştiğini sanmıyorum. nasılsa kopmayacağını düşündüğümüzden saçmalıyoruz işte.
kıyamet alameti depremler olmadı.. israfil sur'unu da üflemedi. zaten anlamıyorum ne ne bekliyoruz. dünyanın ortak bir saati olmasını falan mı? hayır işin en ilginç tarafı dünyada sadece 2 yerin kurtulacağının düşüncesi var bir de. biri de şirince. buraya 1 saatlik mesafede. öyle de trajik bizim açımızdan. kıyamet gibi bir yok oluştan bile para kazanan insanlığa diyebilecek çok fazla söz de yok. tüm dünya yıkılsa gram üzülmem galiba ya..
hayat zehrolacak giderek, ne kıyımlar duracak ne ölümler. insanlık nasıl daha çok acı verebileceğini anlayıp insanlığını kaybettiği zaman kopmalıydı kıyamet. dünyayı yaratıp kendi haline terk etmekle olmuyor bu işler.
kıyamet alameti depremler olmadı.. israfil sur'unu da üflemedi. zaten anlamıyorum ne ne bekliyoruz. dünyanın ortak bir saati olmasını falan mı? hayır işin en ilginç tarafı dünyada sadece 2 yerin kurtulacağının düşüncesi var bir de. biri de şirince. buraya 1 saatlik mesafede. öyle de trajik bizim açımızdan. kıyamet gibi bir yok oluştan bile para kazanan insanlığa diyebilecek çok fazla söz de yok. tüm dünya yıkılsa gram üzülmem galiba ya..
hayat zehrolacak giderek, ne kıyımlar duracak ne ölümler. insanlık nasıl daha çok acı verebileceğini anlayıp insanlığını kaybettiği zaman kopmalıydı kıyamet. dünyayı yaratıp kendi haline terk etmekle olmuyor bu işler.
16 Aralık 2012 Pazar
kaybolan gelecekti aslında
sen aptal bir kadın değilsin dedi adam. kadını kadın yapan o adam, o kadınla adam olmuştu çoktan. onu kadın yaparken, inkar ettiği aptallığı da vermişti ona kadınlığının yanında.. şimdi uzak olan mayıs kadar uzak bir zamandan gelmişti.. ama gitme vakti gelmişti çoktan. adam giderken 'çok güzel bir hayatın olacağını biliyorum' diye uğurladı kadını. kadın hadi git şimdi yeni güzel hayatına diyebildi gözyaşları arasında.. ne gitmek istiyordu, ne gitsin istiyordu. ama gitti ikisi de ters yönlere. artık birlikte olamayacakları yabancılıklara doğru büyüklü küçüklü hızlı adımlarla gittiler. kadın geri döndü sonra, 'allah sevdiğinden ayırmasın' diye dua eden kadına cebindeki tüm bozuklukları verdi. ve palmiyelerin arasından yürüyen sevdiğini izledi gözden kaybolana kadar. kaybolan kadının tüm benliğiydi, tüm bencilliği, tüm geleceği. artık geleceğin tek getireceği adamın emin olduğunun aksine hüzün ve umutsuzluktu. adamın gerçekten mutluluk dolu bir hayatı olacaktı, kadınsa yok olacaktı.
6 Aralık 2012 Perşembe
herkes için
İzmir'e mucize gelişin ardından yaklaşık 15 ay geçti. şanslı piç olarak, insanların gözünde değişik bir yer edinmemin ardından da.. bölüm, koşullar insanların bakışlarını ve yargılarını elbette ki değiştirdi. şanstaki ilk etmen güzel bir şehir oluşuydu evet izmir gerçekten yaşanmaya değer bir şehir. büyük bir huzur, karmaşası yok, sosyalist. ikinci şans etmeni elbette ki memur ablamla -aile bireylerinden biriyle- evde yaşayacak olmak. ooo hiç kalcak yer telaşına düşmeden ballı kazana düşmüşsün der gibisiniz. bizim kazan kaynadı, fokurdadı, taştı, yandı, yaktı. kazanı kaynatan cadı zaten aslında benim gelişme sürecine sadece kızmış bir baba ve endişeler bıraktı. zaten hayatımda belli belirsiz zamanlar dışında hiç olmamış bu insan, tam da üniversite çağında ki bu çağ kişilikten ötede bir yerde insanlığın temellerinin atıldığı çağımdır, hayatımı zindan etmekle beni sınamakla yükümlendirilmiş gibi bir role bürünmüştür. 15 aylık ebeveyn deneyimi yaşadığını asla inkar edemeyiz. benim kadar inat bir ergeni bir köpek eğitir gibi eğitmeye çalışan, bu özelliklerini tamamen özentilerle oluşturmuş mahlukat kötü bir ebeveyn performansından başka bir şey sergileyememiştir. aslında eğitip öğrettiği çok şey var, bir insan kavgada ne kadar çok açık verebilir, bir insan ne kadar çok susmadan konuşabilir, bir insan eleştirdiği her şeyi aslında ne kadar daha çok kendi yapabilir, kavgada neler söylenmez ve sabır nası taşırılır -ki ben genelde sessiz kalmayı tercih eden bana bile o çığlıkları attırtabiliyorsa, ki ben sonra ardı arkası toparlanmayacak sözleri söylememek için direnen bana bile ne kadar iğrenip nefret ettiğimi söyletecek kadar zorluyorsa artık- bunları öğrendiğimi inanıyorum. asla bir ebeveyn olmaması gerekliliğini bana düşündüren bu zavallı, insanların bana acımasına sebep olacak, çözüm üretmek için çaba sarf etmelerini gerektirecek tavırlarda tutumlarda ve davranışlarda bulunmuştur. hiç yapmadığını iddia ettiği psikolojik şiddete tüm aileyi maruz bırakmıştır. söylediği bütün sözlerin içinde kendilerini çürüten cümleler bulundurup, kendini çürütmeyen tek cümlesi bile olmadığından bu çürük zihniyet tutarsızlıklarıyla bütün saygınlığını yitirmiş, baştan beri olmayan sevginin yerini bir de saygısızlık almasına seyirci kalmıştır. belki riskler almalı, radikal kararlara ve değişikliklere ihtiyaç var. herkes için
mucize olmadığını anlatmaya çalıştığım bir seneyi okudunuz.teşekkürler
mucize olmadığını anlatmaya çalıştığım bir seneyi okudunuz.teşekkürler
4 Aralık 2012 Salı
canlarım, 19. yaşımın sonları acaba gerçekten dünyanın sonu olacak mı? maya takviminin 17 gün sonra sonra sonlanacağını bilmek, intihar etmekten daha keyif verici. BU ACILARIN BİR YERDE SONLANMASI GEREKİYOR. 19 yaşında insan ne kadar sorun yaşayabilir ki... korkulardan. eminliklerden. neyden korkacağımı ben de bilmiyorum artık. bir durumun 2 ihtimalli oluşu, 2si üzerine de düşünemeyişim ama bildiğim, dramlar. başarısızlıklar. ilişkili olmanın içeriğindeki tüm beklentiler ve boşa çıkan umduğumuz ama bulamadığımız şeyler.. işte hepsi bendeki gereksiz noktalar.. beni ben yapan, önce çekici gelen ama sonra çekiciliğin katlarca fazlasında iten.. darbelerin etkisiyle acılan derin yaraların asla kapanmayışı, ama tükenmeyen gözyaşları. ÖYLE BAĞIRMAK İSTİYORUM Kİ BAZEN. dengesizlikler, eleştiriler
27 Kasım 2012 Salı
kim derdi ki okulun ilk günü gelmen gereken yere artık her gün gelmek isteyeceğini..
burasının bir kış mabedine dönüşeceğini, yaz mabedinin buraya birkaç duvar uzakta olduğunu?
ilim irfan yuvası kızım burası, soğuktan ya da evden sonsuza kadar kaçamazsın burada. burasının kuralları ve kapanış saati var. senin yalnızlığının bir saati yok! ilgiye açlığının, hormonlarının bir takvimi olabilir ancak bu umrumuzda değil tabi ki.
saat 8. eve gidiyorum. eve niye gidiyorum. burası 10a kadar açık. eve gitmek istemiyorum. ilk sığınma günüm, sessizliğim başarılıydı. sessizliğe gömülmek, sonrasında konuşmak istersen kendine hakim olmayı zorlaştırıyor. insanın başka avukatları varken, kendinin hakimi olabilir mi? mide bulandırıcı tüm yargılar.
burasının bir kış mabedine dönüşeceğini, yaz mabedinin buraya birkaç duvar uzakta olduğunu?
ilim irfan yuvası kızım burası, soğuktan ya da evden sonsuza kadar kaçamazsın burada. burasının kuralları ve kapanış saati var. senin yalnızlığının bir saati yok! ilgiye açlığının, hormonlarının bir takvimi olabilir ancak bu umrumuzda değil tabi ki.
saat 8. eve gidiyorum. eve niye gidiyorum. burası 10a kadar açık. eve gitmek istemiyorum. ilk sığınma günüm, sessizliğim başarılıydı. sessizliğe gömülmek, sonrasında konuşmak istersen kendine hakim olmayı zorlaştırıyor. insanın başka avukatları varken, kendinin hakimi olabilir mi? mide bulandırıcı tüm yargılar.
25 Kasım 2012 Pazar
sakız yutmayı bırakmam, 19. yaşımın sonlarına denk gelir. korkunç bile bulantılarıyla, kusmalarıyla gelen bir günün acaba hamile miyim lan esprisini bile yapamicak olduğunu fark etmem de 19. yaşımın sonlarına gelir. sona geldik canlarım.. 19un bitmesine 2 ay bile kalmamışken, yine kutlanamayacak bir yeni yaş.. yanında kimler olacağının hiç garantisi yok. bırakın da yalnızlıktan öleyim.
11 Kasım 2012 Pazar
nether- never
netherland biraz neverland gibi, heryerinde laleler olan bir yer hayal etsenize ya orası hiç olmayan harikalar diyarınız değil midir, değil de nedir. galiba önümüzdeki yıllarda hedef 2014. 2023e çok var ozaman 30 olacağımdan ötürü plan yapmıyoruz. belki bir gün gidip oralarda yaşarım sevdiceğimle, olmayan biryerde. sevdiceğim bana her sabah bir lale bir öpücükle birlikte.
1 Kasım 2012 Perşembe
tarihlerden..
6ekim sabahı.. hava değişikliği için antalya'ya gidecek oluyorum. hava değişikliğine ihtiyacım var çünkü boğuluyorum burada. bu şehirden değil aslında, şehirdeki şeylerin yerlerinden. yanlış yerlerdeyiz belki de.. belki yanlış kişi yanlış yerde olmasa kimse boğulmayacak cankurtaranların olduğu yerlerde. değişiklikler iyi gelir de ağlamam diye, güçlenirim diye. insan kendini güçsüz der mi, hisseder de der mi bunu yine de, dedirtiyorlar işte.. kaçacak delik bulamayınca insan gücünün arkasına sığınıyor. herneyse, bilet sabah 8de. geceden alınmış nasılsa uyanırım diye.. dualar ediliyor uyumadan nolur ağlamayayım diye. sabah olmuş 08:10 bir hışımla uyanış.. kafama ne kadar vursam az, otobüs kaçmış. çişimi yapsam mı yapmasam mı çıkmadan diye büyük bir telaş.. yapmasam daha kötü olacak biliyorum. en gergin sabah çişi, normalde günün en rahatlatıcısı aslında, sanki normal bir durum var ortada. geceden hazırladığım çantamı kapıp bir başka hışımla evden çıkıyorum koşuyorum en yakındaki bilet satıcısına, anlatıcam durumu böyle böyle naparım diye.. o esnada bilet alan insan bir türlü konuşmamıza zaman bırakmıyor, o arada otogara giden servis geliyor ve bir hışım daha.. oradaki meşgulle konuşmamaya karar veriyorum. istikamet otogar. durumu anlattığım kadın yapacak bir şey yok diyor, yeni bilet alacaksın. surat zaten yerlerde.. ne desem de fayda etmeyecek değil mi?
asıl yetkili ablayı çağırıyor, böyle böyle otobüsü kaçırdım ben diyorum, başka param da yok, zaten ilk defa başıma geliyor böyle bir şey (hafif gözyaşı -bu önemli bir nokta-) zaten cenazeye gidiyordum, her şey üst üste geldi. tamam diyor, ben halledicem, gidiceksin bir sonraki araçla. sevinmeler teşekkürler minnetler iyi niyetler falan hepsi. sonrasında asıl cenazenin kendi cenazem olduğunu fark ettiriyor kafada yanan ampüller.. niye götüresin ki o ruhu başka hava sahalarına değişsin diye.. zaten değişen şeyler bu hale getirmiş beni. insanlar sevme sebeplerini unutmuş, merhamet bekliyorum ben de. yol 8buçuk saat sürdü sonra bir yağmurla karşıladı antalya beni. gidişime ağlardı bu şehir eskiden, biliyorum sorun şehirlerde değil.
asıl yetkili ablayı çağırıyor, böyle böyle otobüsü kaçırdım ben diyorum, başka param da yok, zaten ilk defa başıma geliyor böyle bir şey (hafif gözyaşı -bu önemli bir nokta-) zaten cenazeye gidiyordum, her şey üst üste geldi. tamam diyor, ben halledicem, gidiceksin bir sonraki araçla. sevinmeler teşekkürler minnetler iyi niyetler falan hepsi. sonrasında asıl cenazenin kendi cenazem olduğunu fark ettiriyor kafada yanan ampüller.. niye götüresin ki o ruhu başka hava sahalarına değişsin diye.. zaten değişen şeyler bu hale getirmiş beni. insanlar sevme sebeplerini unutmuş, merhamet bekliyorum ben de. yol 8buçuk saat sürdü sonra bir yağmurla karşıladı antalya beni. gidişime ağlardı bu şehir eskiden, biliyorum sorun şehirlerde değil.
15 Ekim 2012 Pazartesi
bir ipi asılarak koparmak yerine kendi kendine çürüyüp kopmasını yeğledik biz. daha sağlıklı sanırım. daha az üzülüyorsun. hatta üzülmüyorsun
yukarıda geçen cümlecikler bana yazıldıysa şayet, ki o ip bensem kendimle kendimi asabilirim değil mi?
yanlış insanlardan bahsederken aslında o cümleyi kurdurttuğum insanlar için, onlara böyle üzüntülü düşüncelere düşmelerine sebep olduğum için evet tam da benim o yanlış.. kendimi bulma çağlarım mı bunlar, o yüzden mi bu asilik? o yüzden mi bu kaçış aynı kanından olan insanlardan? sadece aynı kandan olduğumuz için değil ama bu bağlılık. geçmiş var, tüm anıların toplandığı insanlar onlar.. bu kaçış neyden veya kimden bilmiyorum. her şeyi bilemem. bildiğim bir şey var ki her hareketin bir başka şeye yorulması, hep uymak istememek hep başka sorunlara yol açıyor, sorunlar var ki ben ileri de gidemiyorum iyi de hissedemiyorum, insanlara da iyi hissettiremiyorum. hayır istediğimi sorduklarında rahat bırakılmak olduğunu söyleyip rahat bırakılsam da yakamı rahat bırakmayan e şimdi nolacak düşünceleri?! fuck.
yukarıda geçen cümlecikler bana yazıldıysa şayet, ki o ip bensem kendimle kendimi asabilirim değil mi?
yanlış insanlardan bahsederken aslında o cümleyi kurdurttuğum insanlar için, onlara böyle üzüntülü düşüncelere düşmelerine sebep olduğum için evet tam da benim o yanlış.. kendimi bulma çağlarım mı bunlar, o yüzden mi bu asilik? o yüzden mi bu kaçış aynı kanından olan insanlardan? sadece aynı kandan olduğumuz için değil ama bu bağlılık. geçmiş var, tüm anıların toplandığı insanlar onlar.. bu kaçış neyden veya kimden bilmiyorum. her şeyi bilemem. bildiğim bir şey var ki her hareketin bir başka şeye yorulması, hep uymak istememek hep başka sorunlara yol açıyor, sorunlar var ki ben ileri de gidemiyorum iyi de hissedemiyorum, insanlara da iyi hissettiremiyorum. hayır istediğimi sorduklarında rahat bırakılmak olduğunu söyleyip rahat bırakılsam da yakamı rahat bırakmayan e şimdi nolacak düşünceleri?! fuck.
14 Ekim 2012 Pazar
efendim, asıl mesele iyi dinleyip eşzamanlı olarak ağzını tutabilmekte, neyi nerde ve ne zaman yapacağını bilmekte. yani kafada. bi yerde iki dilinin ucunda!! belki ben bişi öğrendim bugün, belki bir insanın bir yarasını deştim. belki hepimiz malız ama en önemlisi büyük büyük büsbüyük yanlışlardayız, yanlış insanların yanındayız kısa süreli ilişkilerde.. bunun arkasındaki sebepleri arıyor kimileri, manidar cevaplar geliyor ben şu insandan sonra şöyle oldum, yaratılışımda var, ben pek kadın gibi değilim tarzında. aslında bunların hiçbir şeyle alakası yok kocaman boşluklar var hayatta. yeni insanlar aratan, hiç memnun oldurmayan sebepler var insanların hayatında. bu da ne biçim hayatsa kimse memnun değil arkadaş..
8 Ekim 2012 Pazartesi
ayyyy
haylaz bi o kadar hayalperest
bulutlarda gezer
martıları çok sever
gökyüzü mavisidir ona en yakışanı renklerin
bulutlarda gezer
martıları çok sever
gökyüzü mavisidir ona en yakışanı renklerin
7 Ekim 2012 Pazar
2hafta öncesi kütüphaneden kitap alıyordum ki kayıt yapılan yerde kitap iadesi yapan bir abla vardı. kitaplar geciktiğinde getirme süresi geçtiği günden itibaren her gün 25 kuruş olarak cezalandırılıyor. o abla 70 lira ödedi kitabı GECİKTİRDİĞİ için. o gün kitabımı da aldım. sevdiceğimden başka kimsenin bilmediği gizli bir anlaşmayla antalyaya geldim ben, 2 gün biraz iyi gelir hava değişikliği olur ve ağlamalara iyi gelir diye.. kötü de olmadı bence benim için. isteklerim kesinleşti, şuan imkansızı istiyorum. aldığım kitabın son telim günü yarın, izmire dönmemek kitabı getirmediğim için 70 lira ödeyecek kadar yaşamak zorunda olduğum yere gitmemek istiyorum. saygılarımla.
6 Ekim 2012 Cumartesi
1hafta
pazartesileri inkılap ve edebiyat derslerim var. edebiyat derslerinden henüz dişe dokunur şeyler öğrenebilmiş değilim, ancak inkılap tarihi ve atatürk ilkeleri adıyla gördüğümüz derste çok dobra bir muallimin talebeliğini yaptığımı hissediyorum. öğretmen ve öğrenci değil, alim ve talep edenin ilişkisi yaşanıyor bence o derste. yakın tarihe dair, son 50 yıl içindeki olanları öğrenmek ufkumu açıyor, cahil olanlar cahilliğini farkedene kadar bu durumdan mutluluk duyarlarmış. ben öğrendikçe biraz kahrolsam da sonuçta bunları bilmek gerekiyor. çünkü bu tarih.geçmiş.geçmişte kalmadı, gelecek o geçmişle şekillendi. başbakanlar cumhurbaşkanları savaşlar üüüü.
bir de üniversitede olduğumuzu hatırlatan felsefe hocamız var. tarzı ve idealleri olan bir adam. yobazlığımızdaki yanlışları gösteren, sistem açıklıklarını fark ettiren bir yapısı var. eğitim sistemini külliyen eline verseler peyderpey düzeltir bence her şeyi. burnumuzun ucundaki güzel tarihi dokuya dokunamadığımızdan bahsediyor ki ne kadar haklı.. efes'te bergama'da ders işlemekten bahsediyor. dokunun içinde. hevesle zorunda olmadığım derslerine giriyoruz sevdiceğimle.. psikolojiye giriş dersinde ingilizce olan derse biraz fransız kaldığımdan mıdır nedir hocayı çok sevdim. elbetteki çok çalışmak gerekiyor, hakkını vererek araştırıp durumu toparlamak gerekiyor.bu ders hakkında daha sonra daha çok fikir sahibi olduğunda yazarım yine..
bir de üniversitede olduğumuzu hatırlatan felsefe hocamız var. tarzı ve idealleri olan bir adam. yobazlığımızdaki yanlışları gösteren, sistem açıklıklarını fark ettiren bir yapısı var. eğitim sistemini külliyen eline verseler peyderpey düzeltir bence her şeyi. burnumuzun ucundaki güzel tarihi dokuya dokunamadığımızdan bahsediyor ki ne kadar haklı.. efes'te bergama'da ders işlemekten bahsediyor. dokunun içinde. hevesle zorunda olmadığım derslerine giriyoruz sevdiceğimle.. psikolojiye giriş dersinde ingilizce olan derse biraz fransız kaldığımdan mıdır nedir hocayı çok sevdim. elbetteki çok çalışmak gerekiyor, hakkını vererek araştırıp durumu toparlamak gerekiyor.bu ders hakkında daha sonra daha çok fikir sahibi olduğunda yazarım yine..
2 Ekim 2012 Salı
anı
anılarla ilgili büyük skıntılarım var aslında, şöyle ki; bir anını anlat deseler 20 yıllık ömrümün 15 yıldır bilinçli geçen anlarında akla ilk anlarda gelen zamana sıkışmış, sıkışıklığı hafızada yer açmış ve büyük önemler addeden hatrıma gelecek hatıralarım yok benim. ben 14-15 yaşımdayken de yoktu ki yazılı sınavında bunu soran edebiyat hocama 50 puanlık büyük riskle boş kağıt verebilmiştim. aslında bu da böyle bir anımdı işte..
sakin
adamın bir hayat standardı vardı, alışkanlıkları. hep yaptıkları ve yapmaya devam edeceği şeyler vardı. sabahları uyandığında kahve içmeyi, gazetesiyle günlük ibadetini tamamlamayı, müzikle beraber yürümeyi, müzik bittiğinde insanlarla iletişim kurmayı severdi. ardından gideceği yerlerde tüm işlerini halletmeyi ve 16.45te film izlemeyi alışkanlık haline getirmişti. her hafta cuma günleri film gösterimleri yapıyor, ardından izleyenlerle keyif alacağı sohbetlere girişiyordu film üzerini. çok iyi bir insan değildi, suistimal edilen tüm iyi niyetleri onu daha kötü bir insan gibi gösterip insanlığa çöpe attığına dair söylentiler duyar olmuştu. insanlıktan anladığınız tek şey dünyaya gürlemekse, kedigiller familyası bol bol gürlüyor, kükrüyor çiğ ete susamış vaziyette. ah ah şu nefret duygusundan arınabilse insanlık dediğiniz 2kulaklı tek ağızlı meret, tek kulağını kullanıp ağzını 2 açmasa.. inanın ben bu kadar sakin görünmezdim
25 Eylül 2012 Salı
22 Eylül 2012 Cumartesi
acılardan beslenen bir bünye kendi acılarına acıkır biraz da..
son gelişmelerin ardından düşünüyorum ki, gelecekteki evim son sadece sade (mobilyası azdan da az ve rengarenk olacak) (teknik olarak rengarenklik, gökkuşağı falan biseksüelliği temsil etmiyor mu, yoksa??) yok yok. hiçlik bunaltıcı ki nefes alıp vermenin zorluğunu yaşıyorum şu ara. hastalık başlangıcı ama terslik var, metroda bile nefes almakta zorlanıyorum bazen, sigara dumanına hiç dayanamaz oldum. hiçbiri iyileştirici gelişmeler değil bi tek armut koltuk istiyorum. şuan penceremin dikdörtgeninden sadece simsiyah gökyüzü görünüyor. boğuluyorum, boğuldukça düşünceler geleceği boğuyor.
son gelişmelerin ardından düşünüyorum ki, gelecekteki evim son sadece sade (mobilyası azdan da az ve rengarenk olacak) (teknik olarak rengarenklik, gökkuşağı falan biseksüelliği temsil etmiyor mu, yoksa??) yok yok. hiçlik bunaltıcı ki nefes alıp vermenin zorluğunu yaşıyorum şu ara. hastalık başlangıcı ama terslik var, metroda bile nefes almakta zorlanıyorum bazen, sigara dumanına hiç dayanamaz oldum. hiçbiri iyileştirici gelişmeler değil bi tek armut koltuk istiyorum. şuan penceremin dikdörtgeninden sadece simsiyah gökyüzü görünüyor. boğuluyorum, boğuldukça düşünceler geleceği boğuyor.
20 Eylül 2012 Perşembe
kim???
öylebir dizi hayal edin ki, içinde milyonlarca yıl
bütün evren ve gezegenler
tarihin ve sanatın tüm evresi
dinozorlardan tutun, uzay gemilerine tüm hayal gücünüzü çılgına çevirecek sahnelerden oluşsun.
evet evet doctor who dan bahsediyorum. ayrıca nası başardım bilmesem de nerdeyse bir sezonun tüm bölümlerinin tamamını izlememek şartıyla hepsinden parçalar izlemişim. neyse ki puzzlein parçalarını tamamlıyorum ve ufkumu gökyüzüne çeviyorum, yıldızlara bak.hop.gittim bile
bütün evren ve gezegenler
tarihin ve sanatın tüm evresi
dinozorlardan tutun, uzay gemilerine tüm hayal gücünüzü çılgına çevirecek sahnelerden oluşsun.
evet evet doctor who dan bahsediyorum. ayrıca nası başardım bilmesem de nerdeyse bir sezonun tüm bölümlerinin tamamını izlememek şartıyla hepsinden parçalar izlemişim. neyse ki puzzlein parçalarını tamamlıyorum ve ufkumu gökyüzüne çeviyorum, yıldızlara bak.hop.gittim bile
17 Eylül 2012 Pazartesi
pisi pisi
Gel pisi pisi seni de psikoloğa götürelim, geri bildirim yaparsın.. fakültenin dersleri bugün başlamasa da bana ödev veren bir meslektaşımla sohbetler edeceğim galiba bir süre.. insanı düşünmeye zorlayan bir meslek bizimkisi.. niye sorusuna cevaplar aratan, bulduğun cevapların yeterli görülmemesini sağlayan bir sohbet arayışı. uzun uzun konuşma ihtiyacı.. çok enteresan geldi ki bana H. bir ödev verdi. dediği ve öğrenmemi istediği şey aslında tanıdık gelmişti ancak emin olmadığımdan gelince arattım tabi, sonra buldum ki ben te haziranda okuduğum bir dergi makalesinden çok etkilenerek o yazı hakkında öğrendiklerimden başka bir yazı yazmışım. aynı konuymuş meğersem
14 Eylül 2012 Cuma
mümtazcığım insanlar ve özellikle bir şeylere inananlar hep acılarla mı gark olmak zorunda?
herkeslere eksiğini veriyor.. var gibi görünürken yok olanların acılarını çektiriyor, huzur var gibi görünüyor bazen bir baba varmış gibi.. kafa varmış gibiyken olmaması büyük sıkıntı zaten.
...onu çok sevdiğimi düşünüyorken usulca yanına yaklaştım ve sıcacık bir sarılma yaşadık hiç bırakmamacasına...' biraz da edebiyat var gibi görünüyor bence. ama olan bir şey varsa başka okuduklarımdan özendiğim cümle yapıları. yapmam gerekenler VAR. bir psikoloji furyası sürüp gidiyor.
hep dedikleri şeylere mi geliyorum? tehdit zamanları.. yeni bir hayata attığımız 1 yıl öncesi.. hiçbir şey bilmiyoruz bu şehir hakkında.. öğrenilecek illa ki ancak öğrenilene kadar geçen zamanda yaşanan tartışmaların arbedeye dönüştüğü zamanlar.. tehditler, evden kovmalar, ait olmadığını fark ettirmeler, uzaklara gitme isteğini uyandırmalar, yardıma ihtiyaç duyduğunu sandırmalar.. yardım konusunu çok özümsedim, karar verdim yardım almaya. zaten gidiş yolları arıyorum.. geç olmadan bulmayı umuyorum
herkeslere eksiğini veriyor.. var gibi görünürken yok olanların acılarını çektiriyor, huzur var gibi görünüyor bazen bir baba varmış gibi.. kafa varmış gibiyken olmaması büyük sıkıntı zaten.
...onu çok sevdiğimi düşünüyorken usulca yanına yaklaştım ve sıcacık bir sarılma yaşadık hiç bırakmamacasına...' biraz da edebiyat var gibi görünüyor bence. ama olan bir şey varsa başka okuduklarımdan özendiğim cümle yapıları. yapmam gerekenler VAR. bir psikoloji furyası sürüp gidiyor.
hep dedikleri şeylere mi geliyorum? tehdit zamanları.. yeni bir hayata attığımız 1 yıl öncesi.. hiçbir şey bilmiyoruz bu şehir hakkında.. öğrenilecek illa ki ancak öğrenilene kadar geçen zamanda yaşanan tartışmaların arbedeye dönüştüğü zamanlar.. tehditler, evden kovmalar, ait olmadığını fark ettirmeler, uzaklara gitme isteğini uyandırmalar, yardıma ihtiyaç duyduğunu sandırmalar.. yardım konusunu çok özümsedim, karar verdim yardım almaya. zaten gidiş yolları arıyorum.. geç olmadan bulmayı umuyorum
1 Eylül 2012 Cumartesi
türlü türlü başlıklar bulup unutur oldum
ama bugünkü mesele, eşyalar üzerine! yatırım bilinci olmadığı için, en azından eline -işe yaradığını düşündüğü- mobilyalar alan birileri var buralarda. tıklım tıkışlıktan içi boğulan, açılmayankapılardan ve önü kapatılmış pencerelerden nefret eden birileri de var. işe yarar bişiler olsun, hazır param varken alayım bilinciyle bir süre sonra işe yararlıktan çıkmayı seçen bilinçparası yokken de almaya devam ediyor, aynı bilinç bir süre sonra çılgınca yakınmaya başlıyor parasızlıktan, ekonomi yapılması gerekildiğinden ve tasarruftan tefe tüfe'den bashsetmeye kadar götürüyor. bi dur be kadın bi dur!! eline bir şey geçmesini planlarla en kaba tabirle eşşeğin çok sert yerleri geçebilir (en sert yer kemik la terbiyesiz!) aç kalınca da artık türlü türlü tahtalardan yapılmış bilimum gardrop, vestiyer, masa falan yiyeceğiz şüphelerim var. gerçi en sona masayı saklarız biz, yerde yememek için. ay yetişin dostlar bu odada oksijen kalmadı da bu saydığım eşyalardan, karbonlu beynimle bu derece zırvalıklar beni benden alıyor, mobilya almak için evimizin her şeyi ikeanın internet sitesinden alışveriş yapasım geliyooooor! ünlemler de aslında tahtadan yapılsa ne çok kullanılır değil mi vallahi kıymet bilinmiyor
31 Ağustos 2012 Cuma
insanoğlu ne yapacağını şaşırmış
amacımız sosyolojik bir araştırma yapmak, gerekli olan köyde yaşayan köylü yaşlı bir anneanne ve 20sine basmamış üniversiteli bir torun, 2 saat, Mtv kanalı. teyzeden 2 saat boyunca hiçbir şey yapmadan 2 saat mtv kanalını izlemesi istenir, niyesini sormadan. düşünsenize 2 saatteki klipleri, programları, teknolojiyi, gürültüyü, yeni çağın getirdiği bütün çıplaklığı... bir kere 'işte bunlar hep seks' dedirten görseller, reklamların hepsinin o köylü teyzenin zihninde uyandıracaklarının zihnini bulandırışı, onun yaşayış tarzıyla gram alakası olmayan tamamen suni şeylerden yapılma bir hayat tarzı, değişik olma çabaları, o hayat anlayışına sahip insanlara artık normal gelen ama olmayan onca şeyi düşünün. teyzeye 2 saat sonunda sorulan evet anneanne yorumun nedir sorusuna cevabının, İNSANOĞLU NE YAPACAĞINI ŞAŞIRMIŞ diyip susup gitmesine ne demeli!!!!!!!!!!bir11111!!
insanlar ki sadece kolay kolay vazgeçemeyenler, niye vazgeçmediklerini bilmeyenler.. çoğu acizliğinden, başka seçenekleri olmayışından, onlara başkalarının tahammül edemeyeceklerini düşündüklerinden başka biri fikrini bile aklından geçiremeyenler, onca yalana ya da aldatılışa rağmen o insan(lar) çevresini yanında tutmak istiyor, tutması gerekiyor. herkesin sebebi var yani bazılarını yanında tutmak için, nedenleri oluşturan bazı sebepler var kimi haklı sebepler kimisi kışkırtıcı.. sonuç hep aynı, biraz acı çekip oyun oynadıktan acı da çektirdikten ve kullanıp atmak denilen tabirle bir son buluş. kafaların bulmayan sonları.. kişileri yaşamak olayları yaşamaktan daha çok enerji istiyor, bir insanın enerjisi uğraştığı insanınkiyle orantılıyken, uğraşılan insanı hiç düşünmemek bizim adetimiz. ama çok yanlışlar var, uğraşılınan insan belki yalan söylüyor diye biz de öyle yapıyoruz vs vs. amaaaan, herkesin yalanı kendine.
29 Ağustos 2012 Çarşamba
olmuyor be öyle, format değişse de üslup bizi ele geçirdiği haliyle rahat bırakmıyor ey okuyucu. Değişmiyor anlatmak istediklerin, anlamaya çalıştıkların. ey okudukları duyduklarından önce aklından uçup giden, içinde merhamet namına bir şey kalmamış okuyucu.. içinde kötülükten başka bir şey yeşeremeyen o mahlukatları hangi mahkemeniz yargılayacak, hangi yaratıcı affedecek?
her gün 1 kere daha seni seviyorum
Sen olmayı, seninle olmayı her şeyden çok seviyorum. sabahları uyanınca aklıma gelen ilk şeyin senin olmandan gurur duyuyorum, geceleri uyumadan önce yanımda olduğunu hayal ederek yaklaştığım o sıcaklığının anlamı göz yaşlarıyla bile kıyaslanamaz.. öyle farkındayım ki aşk için çabalamak gerektiğinin.. öyle korkuyorum vazgeçişlerden. O an yanağa kondurulması gereken bir masum öpücüğün yerine hiç masum olmayan bir terk edişin alacağından. Ama korktuğum olmayacak, her çaba gösterişin bir güzel hediyesi olacak bizim güzel yıllarımız. Ellerimiz hep sımsıkı olacak.. O öpücüğün tadını da başka hiçbir yerde bulmak/aramak zorunda kalmayacağız. bu sevmek çünkü, bu emek, bu 7milyar insan içindeki ruh eşin! sevgilin..
23 Ağustos 2012 Perşembe
değişim
öyle zamanlar olur ki hayat bizi değişmeye çağırır, bu kaçınılmaz değişimin sorumluluğunu almayan biz sadece ayak uydurmaya çalışır ve belki kaçarız değişimin alışma sürecinden. son hepten süregelecek bir karmaşa.. her şey karışmış, aklın, miden, başın ve en önemlisi uykun. sonra bir düzene sokma çabası, sonra başka sonralar.. ra tanrıların en güçlüsü. gücünden güç istediğinde tanrılar katında sana anlatacaklar mı bu dünyanın adalet sistemini, buralarda yasaların pek de işe yaramadığını? iş olmadığı için birtakım sıkıntıların gark olduğunu, aslında hepsinin geçeceğini ama geçerkenki değişim sürecinin sancılarını başkalarına kusmamak gerekliliğini öğretemediğimiz insanlar da bir gerçek. bazı şeyler ne kadar değişikse bazı insanlar o kadar gerçek ki, ne kadar sakin olsam da sabır eşiğim çok olsa da çok'a dayanan, çokları bok eden bazı değişik gerçek insanlar varrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr
16 Ağustos 2012 Perşembe
empati
merhaba benim adım empati. kelime anlamım (veya eşduyum) bir başkasının duyguları, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmektir.
herkesin benden istediği şey bu yeteneğin tartıştığım tüm insanlarda olmasıdır, ben biriyle tartışıyorsam mutlaka haklıyımdır ver empati yapmışımdır da o yapmıyordur empatiyi ondan anlaşamıyoruzdur. evet evet küçük dağları ben yarattım hatta dünya benim etrafımda dönüyor bir tek.. mesleğin gereği hep beni kullanmak zorundasın. herkesin içinden geçenleri okumak zorundasın!!!!
herkesin benden istediği şey bu yeteneğin tartıştığım tüm insanlarda olmasıdır, ben biriyle tartışıyorsam mutlaka haklıyımdır ver empati yapmışımdır da o yapmıyordur empatiyi ondan anlaşamıyoruzdur. evet evet küçük dağları ben yarattım hatta dünya benim etrafımda dönüyor bir tek.. mesleğin gereği hep beni kullanmak zorundasın. herkesin içinden geçenleri okumak zorundasın!!!!
kıpır kıpır
içimde bir kıpır kıpırlık var, 2 hafta sonra izmire dönüş var gibi görünüyor. dönünce okçuluka başlamayı planlıyorum.. sakinim. dönüş beni heyecanlandırıyor ilk defa.. bir de 1 saat civarında bi süredir egenin, dolayısıyla bölümümün sitesindeyim. sene içinde alacağım dersleri ve hocaları incelemekteyim. kalbim atışlarım hızlanıveriyor anlam veremediğim bir şekilde.. sosyoloji fizyoloji psikoloji, çok çılgınca değil mi öğrenmek için?? hayatımı adayacağım ve sonsuza kadar üzerine kafa yoracağım şeylerle birkaç ay sonra tamamen iç içe olacağız yemin ediyorum heyecandan geberebilirim. umarım umduğumu bulurum. Sercanımla geçicek onca güzel sene de bir de sınıf anfi anılarımız falan da olacak ya cidden mesudum yahu..
sığınaknanak knocken heavens stone
yeminle burası, bu demre, bu ev, buralar hep sığınak gibi. güvende olduğumu hissettiklerinden sanırım arayıp sorma ihtiyacı hissetmiyorlar ve ben burda sıkıntıdan ölmeyeceğimi bildiğimden bir mutlu bir huzurluyum ki sormayın gitsin. tıkınmak eğlenceli bir olay burda yahu. kendimle başbaşa kaldım, bilgisayarla da başbaşa kaldım. mühim olan insanlık
15 Ağustos 2012 Çarşamba
facebook hesabım ve eskiden kalma ayaklı gazetelik alışkanlığım sadece hasetliğe ve moralimin bozulmasına sebep oluyor.. arkadaşım hepimizin çıplak geldiği bu dünyaya siz neden bu kadar zevkli ve fotojenik ve paralıı doğdunuz laan hepiniz mi??? birileri benim hep görmek istediğim yerlere gidiyor, birileri aileleriyle mükemmel bir ortam içinde, birileri zaten kendilerini geliştirmeye gerek kalmadan gelişmişlik içinde doğuyor ve öyle yetiştiriliyor, kardeşleriyle hep mutlular, arkadaşlarıyla yıllar sonra hatırlanacak özel ve güzel vakitler geçiriyor.. yıllar sonra hatırlanacak onlarca fotoğrafları var.. cesurlar bir de. düşündükleri konusunda, insan seçimleri konusunda.. benim cesaretim kırıldı. korkuyorum ki insanların gitmelerinden.. Sevgilimle soğukluklar girmesinden aramıza. hatırlanacak zamanları kayde geçirememekten de. çok saçmasapan kaygılarım var be müjgan
14 Ağustos 2012 Salı
kaçış kapıları
kimimizin kendinden kaçtığı o devasa kapılar.. bazen yerin dibine girmek isteyip alice gibi içinden geçemeyecek kadar küçük olan kapılar, biz o kadar büyük görüyoruz ki kendimizi yerin dibine geçeceğimiz zamanlarda bile dar geldiğinden kapılar küçük düştüğümüzle kalıyoruz. kaçmayı bile beceremiyoruz.. sığınıyoruz birilerine biyerlere.. o biyerler hiç güvenli çıkmıyor.. birileri de hep yanlış kişiler.. doğru kişiler sizden uzaklaşmak için hep bir her arıyor. bir fırsat bulsam da bir kalemde silsem!!!
13 Ağustos 2012 Pazartesi
tek
tek derdi karşı cins ve kiloları olan hemcinslerimin başka hayat beklentileri olmayışı bile sinirlerimi bozuyor.. sinirimden şişmanlamak ayrı bi nokta, değinmeye gerek bile yok. gerek olan şeyler benim aylardır takındığım umursamaz ve sakin tavır. ben bile şaşırıyorum bu kadar sakin oluşuma.. bazen verdiğim tepkiler gerçekten verilmesi gereken tepkiler olduğu için, sakinlikten çıktığım tepkiler.. yoksa çok ciddiyim ölümüne uyuşturulmuş gibiyim. içimde hırs kalmamış, sevgimin kıymeti bana kötü davranılarak biliniyor. bir gariplik var sevgilimde evet.. kelimelerde başka anlamlar aratmayacak kadar basit yazıyorum, nen var kuzum diye. yok bir şeyim diyor yokyokyokkkooookkkyok. BOKYOK. işler yolunda gitmiyor be müjgan
G ancak bunları(!) diyebilir karşılığında aşağılayıcı, siktir
git denilen bir hayat isteği karşısında. Kaynağını bilmediği ölümcül güçsüzlüğü
onu sürüklediği ölümlere teslim edip olanları izleyip tadını çıkarabilecek
kötülükteydi. Bu zorlama cümlelerle de nereye varabilirdi? Düşünce yapısı yani
zihniyet dedikleri bozulduğu için cümleler de bozulmuştu. Yazının bir tür lanet
kabul edildiği zamanlara dönmeyi çok isterdi..
9 Ağustos 2012 Perşembe
bu.
bu topraklar, ezelden beridir bereketiyle tanınan topraklar.her metrekaresinde olağanca verimiyle her çeşit meyve sebze yetiştirebileceğin, karşılık beklemeyen topraklar.. ihtiyacı olan tek şey kin ve nefret duygularından arınmış ilgi.. o ilgi, kopardığın her meyvede sağlık olarak geri dönüyor sana.. ama sen fesatlıklarınla yetiştirmeye çalışırsan o bitkileri, paylaşmayı bilmezsen ve en önemlisi kıskanırsan göz hakkı verilecek insanlardan; ne o meyvenin bereketi kalır ne o toprağın. burdaki durum da böyle aynen. koskoca çınarlar.. ziraatten çok iyi anlayan yaratıcı amcanın aşılı mucizevi ağacı ki bı ağaçta erik, kayısı, şeftali hiçbir ağaçta görmediğim kadar lezzetli meyveler verirlen KURUMUŞ.
7 Ağustos 2012 Salı
merhabalar
başka oluşu, diğer blog olmasından geliyor bu blogun. diğer blogla kurduğum bağların, gizliliğin kalmayışı ve eleştiriye açık olmayan yapım yüzünden kopması gerekiyordu. kopardık da taslaklara sıkıştık.. özgürlüğümüz kısıtlanmasın diye yeni yollar arayalım dedik ve duyduk ki ' Gevher, başka bir blogun mu var?' duydum ve cevap verdim o zamanın gerçeğiyle. -Yok.. yoktu zaten o zaman. ama şimdi 07.08.2012 itibariyle pek de mantık ve saygı çerçevesinde olmayan bu blog var. yazmak akıl işi de değil zaten. aklın varsa söyle, konuş, dinle. ama bende yok. dil de yok.. kimilerinin sayesinde/yüzünden gelişemeyen ve bastırdığım akıcı, ikna edici olmayan bir kem küm edebilme yeteneğin var:) büyük sıkıntı var.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)