yine okul başladı. dersler geçen senekinden daha ağır haliyle 2. sınıf oldum.
sosyal psikoloji 5
klinik psikoloji 5
developmental psychology 5
research methods 5
algı psikolojisi 5
topluma hizmet uygulamaları 3
anadolu sanatı tarihi 2
bi de geçen seneden kalma istatistik var elimizde.
5 yıl sonrası için kendimi bi yerde göremiyorum çünkü farklı farklı alanların tümünün neler olduğunu anlayıp, benim için doğru olana yönelmek istiyorum. sanki herkesin hayali olan klinik psikolojiye giriş dersinin başlangıcını yapamadık büyük bir merakla beklerken, sağlık olsun.
sosyal psikoloji'ye bölüm başkanı nuri bilgin bey giriyor, korkuyoruz reyiz. ama sosyal psikoloji en en denilebilecek, merak edilebilecek, üzerinde çalışılabilinecek konulara sahip gibi duruyor. öğrendiklerimi burada paylaşmaya çalışacağım her cuma.
developmental psyc. de ingilizce alacağımız gelişim dersi, hocamız bir dinazor adeta. egenin ilk doktora öğrencisi, anaokulunu kurmuş falan. kimsenin dönüp bakmayacağı alanlarda çalışıyor ve karşılığını da alıyor muhtemelen. o da güzel geçecek bence.
research methods, araştırma yöntemleri galiba en uğraşacağımız bomba olacak derslerden bir tanesi. sonia hoca var, aşırı cool kadın. prof olmuş hala gencecik, sakin yaradılışını gördüm ben tabi tam olarak tarzını bilmiyorum ama sevdim baya.
algı psikolojisini mehmet hoca veriyor, slaytlar eşliğinde algı süreçlerini, uyaran duyum vs. anlatıyor. çok mucizevi süreçler var, farkında olmamamızın bir mucize olduğu..
topluma hizmet uygulamaları da bir proje dersi. sosyal sorumluluk projesi yapıp, sunacağımız bir ders. projeyi hazırlamak ve sunmak bize ait. pek inançlı olduğumu söyleyemeyeceğim. çelişkilerle doluyum. kime faydan dokunacak? napabileceksin? insanlara boşa çıkacak umutlar aşılayıp vicdanını rahatlattığında, uyumak daha mı kolay olacak? 'herkese faydası dokunacak' mantığı ne kadar götürür bizi ileriye?
neyse, bakalım bu seneden neler çıkacak.
30 Eylül 2013 Pazartesi
21 Eylül 2013 Cumartesi
bir çift küpe
aslında gelecek zaman içinde kimsenin yeri yok.
şimdi güzel insanlar var hayatta, hayatımdalar. tam içine giremediklerinden hayatımın, asla kimsenin yeri yok orda. gelecektekiler de geçmişte yer bulamadığından hep uzak kalacaklar bana.
sevinçleri yaşarken gözü hiçbir şey görmüyor insanın, sonra hisler geçince ve işin içine kadınlık girince, kurmacalar dünyasında boğuyorsunuz kendinizi kendi kurduklarınızla, kurup bozup yazıyorsunuz. yazıya dökmeden binlerce senaryo şekilleniyor kafanızda.
kafanız dalıp gidiyor, her şeyi unutuyorsunuz. unutmuşsunuz en güzel küpelerinizi o komidinin üstünde. aslında birileri için varlığınız bir çift küpeden ibaret belki. her gördüğünde sizi düşüneceği. düşününce, öyle olmamasını diliyorsunuz. küpeler olmasa da sizi düşünsün, hep siz olun aklında. öyle dillere destan olmaya gerek yok aslında, karşılıklı bir doyum sağlatan aşk, zaten sizin destanınızdır dile düşmesini düşünmezsiniz. kendinize yeterken başka kimseciklere gerek kalmaz.
kum tanesi misali birini yanında tutmak, çok sıkarsan da avuçlarını gevşek bırakırsan da olmuyor. sonuçta ayarını bulamadıkça hiçbir şey olmuyor.
kum tanelerini asla sayamıyorsun, o kadar çok ki.
çoklukların içinde kayboluyoruz hep.. ben kaybolmaktan korkarım, aslında kaybolduğumda dönecek yerimi bilmediğimden korkarmışım. nereye dönsem bir farkı yok. sağım da solum da hep unutulan küpelerim
şimdi güzel insanlar var hayatta, hayatımdalar. tam içine giremediklerinden hayatımın, asla kimsenin yeri yok orda. gelecektekiler de geçmişte yer bulamadığından hep uzak kalacaklar bana.
sevinçleri yaşarken gözü hiçbir şey görmüyor insanın, sonra hisler geçince ve işin içine kadınlık girince, kurmacalar dünyasında boğuyorsunuz kendinizi kendi kurduklarınızla, kurup bozup yazıyorsunuz. yazıya dökmeden binlerce senaryo şekilleniyor kafanızda.
kafanız dalıp gidiyor, her şeyi unutuyorsunuz. unutmuşsunuz en güzel küpelerinizi o komidinin üstünde. aslında birileri için varlığınız bir çift küpeden ibaret belki. her gördüğünde sizi düşüneceği. düşününce, öyle olmamasını diliyorsunuz. küpeler olmasa da sizi düşünsün, hep siz olun aklında. öyle dillere destan olmaya gerek yok aslında, karşılıklı bir doyum sağlatan aşk, zaten sizin destanınızdır dile düşmesini düşünmezsiniz. kendinize yeterken başka kimseciklere gerek kalmaz.
kum tanesi misali birini yanında tutmak, çok sıkarsan da avuçlarını gevşek bırakırsan da olmuyor. sonuçta ayarını bulamadıkça hiçbir şey olmuyor.
kum tanelerini asla sayamıyorsun, o kadar çok ki.
çoklukların içinde kayboluyoruz hep.. ben kaybolmaktan korkarım, aslında kaybolduğumda dönecek yerimi bilmediğimden korkarmışım. nereye dönsem bir farkı yok. sağım da solum da hep unutulan küpelerim
14 Eylül 2013 Cumartesi
yeni gelişmeler, yeni insan, yepyeni heyecanlar.
leyla oldum günlük.
ayaklarım yerden kesiliyor uçuyorum bazen. Özgürle olduk biz, güzel olduk. gecenin 2sinde, 5. katın çatısında buz gibi havada öpüştük biz.
ışıklar kapalı, sarılarak birsen tezer dinledik günlük. ben hiç öyle hissetmemiştim günlük. o sarılma iyi ki dedirtti beni, ne de güzelsin hayat dedirtti.
daha ne güzel günlerin/gecelerin geleceğine inandım günlük. inandıkça içim ısındı, daha bi güzel öptüm.
kaçamak geceler. uykunun gecelerde kaybolduğu, yerine gelen hayal dolu düşünceler..
leyla oldum günlük.
ayaklarım yerden kesiliyor uçuyorum bazen. Özgürle olduk biz, güzel olduk. gecenin 2sinde, 5. katın çatısında buz gibi havada öpüştük biz.
ışıklar kapalı, sarılarak birsen tezer dinledik günlük. ben hiç öyle hissetmemiştim günlük. o sarılma iyi ki dedirtti beni, ne de güzelsin hayat dedirtti.
daha ne güzel günlerin/gecelerin geleceğine inandım günlük. inandıkça içim ısındı, daha bi güzel öptüm.
kaçamak geceler. uykunun gecelerde kaybolduğu, yerine gelen hayal dolu düşünceler..
4 Eylül 2013 Çarşamba
ona iyi ki varsın, iyi ki hayatıma girmişsin dediğiniz adam
bilmez, anlamaz belki
niye diye düşünür
usulca gider sonra anlayamadığından
anlayamayacağından gider.
söyleyemezsiniz de zaten
bir hayat kurtarmıştır, bunun şükrünü bir teşekkürle edebilirsiniz.
kurtulmuşsunuzdur.
kurtarıp gider, gitmesi gerektiği zamanda.
gereken zamanda gidince yeni bi kurtarıcıya gerek duymazsın çünkü.
acı bi tebessüm gider onun gelmemiş olduğu günlere
iyi ki gitmemişim dersiniz.
belki sadece meraktan yaşıyorsunuz
bilmez, anlamaz belki
niye diye düşünür
usulca gider sonra anlayamadığından
anlayamayacağından gider.
söyleyemezsiniz de zaten
bir hayat kurtarmıştır, bunun şükrünü bir teşekkürle edebilirsiniz.
kurtulmuşsunuzdur.
kurtarıp gider, gitmesi gerektiği zamanda.
gereken zamanda gidince yeni bi kurtarıcıya gerek duymazsın çünkü.
acı bi tebessüm gider onun gelmemiş olduğu günlere
iyi ki gitmemişim dersiniz.
belki sadece meraktan yaşıyorsunuz
3 Eylül 2013 Salı
yine geldik bir eylüle
tanrım sen tek başına koyma kullarını
eylül olunca hep izmire gidiliyor artık bok varmış gibi. gideyim de iş bulayım, kimseye laf ettirmemek adına. özgürlüğümü ne kadar çabuk elde edersem, diyebileceklerini o kadar duymam.
son olan kavgalardan sonra babama olan saygımı bi kez daha yitirdim.
annemle de vardığımız son nokta keşke bizi doğurmamış olması yönünde :D
valla insan varlığını sorgular da var ettiğine bunu sorgulatırken bu kadar açık sözlü olmasına gerçekten pes :D
bi de ben iyice kaşarlandım, abuk subuk sorun olan şeylerden bile gülerek bahsediyorum. geçen gün dolmuşta bi adam oturdu yanıma, sormaya başladı işte ne okuyon nediyon falan diye, ya dedim İZMİRE HİÇ GİDESİM YOK. neyse salak salak muhabbetler, ne kadar güler yüzlüsün ama olmasın öyle şeyler mi ne dedi artık, yapcak bi şey yok didim.
dün de aametciğimlen görüştük. anlattım kerataya da biraz sansürlü de olsa, bi de reglim duygusallığım üstümde, gözüm doldu doldu ama gün bitmeden ağlamasam bari diyodum ki ağlamadım en sonunda eve geldiğimde yine tartışmalar, izmire gitcem diye ağladım bu sefer sökmedi :D
sonuçta hayat çok boktan. yalnızlık kötü, gideceğin yerde olduğun yerden daha az huzur olduğunu bilmek, zaten olduğun yerde de of amk ya
o neymiş yaa
tanrım sen tek başına koyma kullarını
eylül olunca hep izmire gidiliyor artık bok varmış gibi. gideyim de iş bulayım, kimseye laf ettirmemek adına. özgürlüğümü ne kadar çabuk elde edersem, diyebileceklerini o kadar duymam.
son olan kavgalardan sonra babama olan saygımı bi kez daha yitirdim.
annemle de vardığımız son nokta keşke bizi doğurmamış olması yönünde :D
valla insan varlığını sorgular da var ettiğine bunu sorgulatırken bu kadar açık sözlü olmasına gerçekten pes :D
bi de ben iyice kaşarlandım, abuk subuk sorun olan şeylerden bile gülerek bahsediyorum. geçen gün dolmuşta bi adam oturdu yanıma, sormaya başladı işte ne okuyon nediyon falan diye, ya dedim İZMİRE HİÇ GİDESİM YOK. neyse salak salak muhabbetler, ne kadar güler yüzlüsün ama olmasın öyle şeyler mi ne dedi artık, yapcak bi şey yok didim.
dün de aametciğimlen görüştük. anlattım kerataya da biraz sansürlü de olsa, bi de reglim duygusallığım üstümde, gözüm doldu doldu ama gün bitmeden ağlamasam bari diyodum ki ağlamadım en sonunda eve geldiğimde yine tartışmalar, izmire gitcem diye ağladım bu sefer sökmedi :D
sonuçta hayat çok boktan. yalnızlık kötü, gideceğin yerde olduğun yerden daha az huzur olduğunu bilmek, zaten olduğun yerde de of amk ya
o neymiş yaa
Kaydol:
Yorumlar (Atom)